Duyurular

Bağlama fiyatı yabancı yatçıyı kaçırıyor

Monaco’da yüksek sezonda 42 metre bir teknenin gecelik konaklamasının 650 euro olduğunu belirten Bekiroğlu, “Aynı teknenin Göcek’te gecelik konaklama fiyatı bin 400 euro” dedi

FİLİZ EROL

Yatçılık sektörü hem Türkiye’de hem de global ölçekte pandemi etkisiyle pek çok sektörün tersine bir deneyim yaşadı. Pandemi dönemiyle izole ve güvenli bir ortam sunan teknelere rağbet arttı. Bunun sonucunda da sektör, süregelen ritminin çok üzerinde bir performansa ulaştı. 2023 yılı dünya genelinde pandemiyle artan yükseliş trendinin devam ettiği bir yıl oldu. Ancak, dünyanın önemli yat turizm merkezlerinden biri olan Türkiye’de, liman bağlama ücretlerindeki astronomik artışlar yat ve tekne sahiplerini zor durumda bıraktı. Türkiye’deki marina sayılarının az olması da fiyat artışlarını etkiledi. 

Marinaların dolu ve fiyatının bu kadar yüksek olması sonucunda Türkiye’ye gelen yabancı yatçıyı kaybettiklerini vurgulayan Yat ve Tekne Endüstrisi Derneği (YATED) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Bekiroğlu, “Eskiden Türkiye’ye çok fazla yabancı yatçı gelirdi. Bazen 6 ay burada yaşardı. İnanılmaz bir döviz girdisi vardı. Uçağıyla geliyor, transferini kullanıyor, restoranda yemeğini yiyor, teknesine bakım yaptırıyordu. Yani, bir sürü ekonominin yan dallarında para harcıyordu. Artık o amatör yatçıyı, Kuzey Avrupa’daki yatçıyı tamamen kaybettik. Diğer yandan, ‘Refit Center’ dediğimiz bakım onarım yerlerimiz var. Buralara eskiden yurt dışından çok fazla büyük tekne gelirdi. Yurt dışından Refit’e gelen çok az tekne var. Çünkü, fiyat avantajımızı kaybettik. Artık Avrupa ülkelerinde çok daha uygun fiyatlarla iş yapıyorlar” dedi.

“15 metrenin altındaki tekne satışları durmuş durumda”

Enflasyon ve pahalılığın, tüm dünyada her sektörü ve herkesi etkilemekte olan bir gerçek olduğunu vurgulayan Bekiroğlu, “Ülkemizde de kontrol edilemez hale gelmiş olmasıyla oldukça öncelikli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Yat kiralama sektörü açısından bakacak olursak, operasyondaki en temel kalem olarak marina fiyatlarının fahiş seviyelere gelmesi, işletme maliyetlerini olağanüstü artırıyor. Şu an bizim için en büyük tehdit, çevre kirliliğinden sonra tekne bağlama sorunu. 15 metrenin altındaki tekne satışları durmuş durumda. İnsanlar tekne bağlama fiyatlarını duyunca bir duraksıyorlar” diye konuştu.

Yunanistan’da tekne kiralamanın yolları aranıyor

Bağlama fiyatının üzerine sigorta, bakım onarım ve mazot masrafının da geldiğini dile getiren Bekiroğlu, “Haliyle kabarık bir bütçe çıkıyor. Yani, tekneyi satın almak için ayrılan bütçenin dışında, yıllık tekne maliyetinin yüzde 15-20’si bir bütçe daha ortaya çıkıyor. Birçok insan bu maliyetler nedeniyle tekne almaktan vazgeçti. Ya da Yunanistan’a gidip, tekne kiralamanın yollarını arayorlar. Ülkemizin müthiş potansiyelini heba etmemek ve kendi bölgemizde Yunanistan’ın gerisinde kaldığımız tek turizm kolunda kalıcı bir hegemonya oluşturmasının önüne geçmek adına özellikle marina fiyatlarının hiç değilse normalize edilmesi konusunda acil önlemler alınması, sektörün elini güçlendirecek teşvikler sağlanması gerekiyor” dedi.

“Sektör olarak çok büyük bir kriz bekliyor”

Türkiye’de marina bağlama kapasitesinin şu anda yaklaşık 26 bin olduğunu belirten Bekiroğlu, “Fakat, Fransa’ya baktığınız zaman 330-350 bin, İtalya’da ise 200 binlerin üzerinde. Türkiye’de çok hızlı bir şekilde en az 2 katı artmalı. Barcelona’nın merkezinde ‘Port Vell Marinası’ var. 30 metre bir teknenin, 1 aylık bağlama fiyatı 2 bin 500 euro. Bizde bu teknenin 1 aylık bağlaması herhangi bir marinada 20 bin euronun altında değil. 24-26 bin euroya kadar çıkıyor. İspanya’nın en lüks marinası Port Vell; elektrik parasını kilowatt saatine 36 cent alıyor. Bizde ise en düşüğü 0,80 cent. Yani, 2 katından fazla. Biz, Avrupa’dan bu kadar zengin miyiz? Bir örnek daha verelim; 42 metre bir tekne, bugün en ünlü yer Monaco’da yüksek sezonda gecelik konaklaması 650 euro. Düşük sezonda 350 euro. Aynı tekne, bugün Göcek’e geliyor ve bin 400- bin 500 euro gecelik konaklama ücreti veriyor. İnsanlar kara kara düşünüyor, bu döngünün içinde çok sıkışmış durumdalar. Tekne satıcıları ve üreticileri olarak bizi de çok büyük bir kriz bekliyor” sözlerine yer verdi.

“Pazar büyürken, yeni aktörler için cazibe yaratıyor”

Dünya genelinde yat charter sektöründe belirgin ve tutarlı bir pazar büyümesinin devam ettiğini aktaran Bekiroğlu, “Mahremiyeti ve özgürlüğü son derece destekleyen izole tatile yönelik ilgi, tatilin her anının özelleştirilebilmesi ve en verimli haliyle kullanılabilmesi, mobilite sayesinde monotonluktan uzak olması ve verdiği ayrıcalıklı olma hissi ile tekne kiralama her geçen yıl daha da tercih edilen bir tatil seçeneği oluyor. Buna bağlı olarak artan taleple birlikte arz da çoğalıyor, pazar büyüyor. Taleple arz arasındaki korelasyon doğrultusunda pazar büyürken, yeni aktörler için de cazibe yaratarak, sektöre her geçen gün irili ufaklı yeni oyuncular katılıyor. Her ne kadar küçük girişimler, eski oyuncu ya da yeni oyuncu olması fark etmeksizin güçlü kurumsal ve finansal yapısı olan firmalar karşısında zamanla ve özellikle de hizmet noktasında rekabet sıkıntısı yaşayacak olsa da yeni firmaların yat kiralama sektörüne girişi, sektör büyümesiyle çok yakın bir ritimle ilerlediğinden artan talebe rağmen firmaların pasta payı dağılımında anlamlı bir değişiklik olmuyor” ifadelerini kullandı. 

“Yabancılara Türk bayraklı tekneye yatırım yapma şansı verilmeli”

Yabancılara Türk bayraklı tekneye yatırım yapma şansı verilmemesinin, yabancı yatırımcının etkisini oldukça düşürdüğünü vurgulayan Bekiroğlu, “Türk bayraklı tekneler dışındaki teknelerin charter’da kullanılamıyor olması çok ciddi bir avantaj olmakla beraber, kazanılan avantajın daha iyi değerlendirilmesi; tekne parkımızın genişletilmesi için yabancılara da Türk bayraklı tekneye yatırım yapma şansı verilmesi gerekiyor. Devlet eliyle yapılacak regülasyonla vergilendirmelerdeki adaletsizliklerin giderilmesi de ülkemizi kısa sürede Akdeniz yatçılık pazarının lideri konumuna getirecek önlemler olacak” dedi.

“Sektör, süregelen ritminin çok üzerinde bir performansa ulaştı”

Yatçılık sektörünün hem Türkiye’de hem de global ölçekte pandemi etkisiyle pek çok sektörün tersine bir deneyim yaşadığını dile getiren Bekiroğlu, “Kapanmanın ve izole yaşam modelinin geçerli olduğu pandemi dönemi; izole ve güvenli bir ortam sunan teknelere rağbeti artırdı ve bunun sonucunda da sektör, süregelen ritminin çok üzerinde bir performansa ulaştı. 2022 yılı, artan talepler doğrultusunda yatçılık sektörünün pik yaşadığı bir yıl oldu. 2023 yılı da dünya genelinde pandemiyle artan yükseliş trendinin devam ettiği bir yıl oldu. Elbette ki rekor seviyelere ulaşılan 2022 yılına oranla hafif bir yavaşlama olduysa da sektör büyümesi kayda değer bir olumsuz etki yaşamadan ivmesini korudu. Satış anlamında da 2022 yılı performansına çok yakın rakamlarla ilerledik. Ülkemizin, orta ve üzeri boyda tekne reel sektöründe önümüzdeki dönemler içinde de büyümenin hız kaybetmesini beklemiyoruz” ifadelerini kullandı.

“Kiralamalardaki KDV’nin düşürülmesi tekne turistini artıracak”

Mevcut durumda, tekne bağlama fiyatlarının artması ve tekne kiralamalarında uygulanan KDV yükü ile birlikte otellerin daha cazip fiyatlar sunar hale geldiğini belirten Bekiroğlu, “600 dolarlık turizm geliri bırakan otel turisti yüzde 10 KDV öderken, bu oran teknecilerde yüzde 20’ye çıkıyor. Bu adaletsizliğin mutlaka düzeltilmesi gerekiyor. Turistler bir otele gelip tatil yaptığında oda ücretlerine yalnızca yüzde 10 KDV yükü gelirken, tekne kiralamak istediklerinde bu vergi ilavesi yüzde 20 oluyor. Tekne kiralamaları ile otel odası fiyatları arasında vergi yönünden bile yüzde 10’luk fark oluşuyor. Bu da turistin tercih aşamasında bizleri zorlayıcı; talebi etkileyen önemli bir unsur olarak ciddi bir adaletsizlik oluşturuyor. Tekne kiralamaları için uygulanan KDV oranının da otellerde olduğu gibi yüzde 10 olarak düzenlenmesi, ekonomiye daha fazla katkı sağlayan tekne turistini de artıracak” diye konuştu.

“Kiralamalardaki KDV’nin düşürülmesi tekne turistini artıracak”

Mevcut durumda, tekne bağlama fiyatlarının artması ve tekne kiralamalarında uygulanan KDV yükü ile birlikte otellerin daha cazip fiyatlar sunar hale geldiğini belirten Bekiroğlu, “600 dolarlık turizm geliri bırakan otel turisti yüzde 10 KDV öderken, bu oran teknecilerde yüzde 20’ye çıkıyor. Bu adaletsizliğin mutlaka düzeltilmesi gerekiyor. Turistler bir otele gelip tatil yaptığında oda ücretlerine yalnızca yüzde 10 KDV yükü gelirken, tekne kiralamak istediklerinde bu vergi ilavesi yüzde 20 oluyor. Tekne kiralamaları ile otel odası fiyatları arasında vergi yönünden bile yüzde 10’luk fark oluşuyor. Bu da turistin tercih aşamasında bizleri zorlayıcı; talebi etkileyen önemli bir unsur olarak ciddi bir adaletsizlik oluşturuyor. Tekne kiralamaları için uygulanan KDV oranının da otellerde olduğu gibi yüzde 10 olarak düzenlenmesi, ekonomiye daha fazla katkı sağlayan tekne turistini de artıracak” diye konuştu.

“Vergiler, ülkenin charter potansiyelinin değerlendirilmesinde engel”

Yatçılık sektöründeki hareketliliğin sağlıklı ve istikrarlı bir şekilde devam ederek endüstrinin büyümesi isteniyorsa vergi dezavantajının ortadan kaldırılması konusunda çalışmalar yapılmasının önem taşıdığını dile getiren Bekiroğlu, “Bizlerin çabasıyla 2017’de yapılan vergi iyileştirmelerinden sonra sektörün kazandığı hareketlilik hatırlanarak, yeniden bir değerlendirilme yapılması bizce elzem hâle geldi. Vergi meselesinin, her ne kadar tekne kiralamada satın almada olduğu kadar etkili olmadığı düşünülse de aslında yüksek vergiler; yeni yatırımlarla birlikte yeni teknelerin de ülkenin toplam tekne filosuna katılmasında olumsuz etki yaparak, ülkenin charter potansiyelinin değerlendirilmesinin önünde engel teşkil ediyor. Daha çok yatırımcıyla Türkiye charter filosuna daha çok tekne katılmasının önüne geçiliyor” sözlerine yer verdi.

“Ege kıyıları hem yerli hem de yabancı yatçılar tarafından tercih ediliyor”

Ege Bölgesi’nin, Foça – Çanakkale arası kuzey, İzmir’in de bulunduğu Foça – Bodrum arası orta Ege ve Bodrum-Fethiye arası güney olmak üzere üç bölgeden oluştuğunu aktaran Bekiroğlu, “2 bin 805 kilometrelik birbirinden güzel adaları, korunaklı koylarından oluşan kıyı şeridi ile Türkiye’nin en uzun sahil bölgesine sahip. Kuzeyden güneye indikçe iklim Akdeniz iklimine geçmekte olduğu için yatçılık sezonu da uzuyor. Bu nedenle mobil bir turizm çeşidi olduğu için yat turizmi için çok uygun iklim koşullarını sunabiliyor. Çok sıcak temmuz-ağustos aylarında tekneler kuzeye doğru çıkabiliyor, baharlarda ise tekneler kıyıları ziyaret ederek güneye inebiliyor. Aynı zamanda Marmara ve Karadeniz geçişlerine de ev sahipliği yapıyor. Yunanistan 12 adalarının da çok yakın konumda olması nedeniyle de Ege kıyıları hem yerli hem de yabancı yatçılar tarafından tercih ediliyor. Doğal liman vazifesi gören korunaklı koylarının yanında katma değeri çok yüksek döviz girdisi sağlayan ülkemizin marinalarının kapasitesinin yüzde 65’i Ege Bölgesi’nde yoğunlaştı” diye konuştu. 

“Sektörün ihracatı 3 milyar dolara kadar çıkıyor”

Türkiye’de sektörün büyüklüğü yıllık yat alım satımında 450 milyon euro civarında olduğunu belirten Bekiroğlu, “Türk gemi ve yat endüstrisinin yan sanayi ile birlikte ekonomik büyüklüğü 2 milyar dolara yaklaşıyor. Pazarın yıllık büyüme oranı ise döviz bazında ortalama yüzde 18-20’lerde. 2022 yılından itibaren üretim tarafında ciddi bir artış yaşandı.  Şu anda ise 1-2 seneye; hatta daha büyük projelerde daha ilerisine gün verme durumuna gelindi. Türkiye’de şu an 85 tane tersane var ve buralarda çok ciddi üretimler yapılıyor. Sektörün istihdama verdiği katkı toplamda 200 bin civarında. Türkiye, geçen yıl gemi, yat ve hizmetleri ihracatından 1 milyar 720 milyon dolarlık gelir elde etti. Bir de tamir ve bakım ihracatı var. Bu da eklendiğinde sektörümüzün ihracatı 3 milyar dolara kadar çıkıyor” diye konuştu.

“İzmir’de yaklaşık 2 bin teknelik kapasite oluşturulabilir”

Tarih boyunca bir liman kenti olan İzmir’in 400 kilometrelik kıyısı boyunca yat limanları ve marinalara sahip olduğunu vurgulayan Bekiroğlu, “2024 yılında devreye giren Foça Yat Limanı ile birlikte Çeşme yarımadasında üç adet yat limanı ve Sığacık’ta bir adet olmak üzere toplam kapasitesi bin 300 tekne olan 5 marina bulunuyor. İzmir körfezinde yüksek bir potansiyel olmasına rağmen minyatür kapasite diyebileceğimiz Üçkuyular İzmir Marina dışında marina olmaması üzücü. Bununla birlikte körfezde bulunan, potansiyel kapasitesi kabaca 2 bin yat olan 6 adet barınağın makul bir yatırımla yat turizmine kazandırılması kolaylıkla mümkün. Güzelbahçe’de 400, Bostanlı 250, Çeşmealtı 300, İnciraltı 200, Mordoğan 400, Pasaport da ise 400 teknelik kapasite oluşturulabilir. Ayrıca Şifne’de yapılması planlanan 350 teknelik yat limanı da çok önemli katkılar sunabilir” dedi.

 

Comments are closed.